norkem - Your first link in the chemical chain

10.10.2023

Unlu mamulleri tekrar yüksek lifli hale getiriyor, üstelik tüketicilerden tam tahıllı beslenmeye geçmelerini istemeden! >

Beyaz un, besin dünyasının kötü çocuğu haline geldi. Yetişkinlerin %90'ının beslenmelerinde yeterince lif bulunmadığı düşünülüyor ve yüksek oranda işlenmiş beyaz un bunun sorumlusu olarak gösteriliyor.

Son 100 yıldır, hatta daha uzun bir süredir beyaz unla tam bir aşk yaşadığımız doğrudur.  Beyaz ekmek. Makarna. Hamur işleri. Yani neredeyse tüm unlu mamuller, tuzlular ve tatlılar.  Bunlar her insanın beslenmesinde yer bulan temel ürünler. İnsanların patates ve pirinç dışındaki temel karbonhidrat kaynağı bunlardır.

Peki sorun ne? Beyaz unda neredeyse hiç lif bulunmuyor. Artık günümüzde, kendisi sindirilemese de liflerin bağırsak mikrobiyatasının düzenlenmesinde ve bağırsak sağlığının korunmasında çok önemli bir rolü olduğu biliniyor.  Bağırsaklar da şaşırtıcı bir şekilde genel sağlığımız üzerinde çok farklı etkilere sahip.

Çok az lif tüketirseniz bağırsak sağlığınızın çok iyi olması pek olası değildir. Bu da yüksek kolesterol ve kalp hastalığı, tip 2 diyabet, obezite ve çeşitli sindirim yolu rahatsızlıkları gibi çok farklı sorunlara yol açmaktadır. 

Kahvaltılık gevrekler beslenmemizin önemli bir bölümünü oluşturduğundan bunlarla yeterince lif alamazsak bir yetişkinin bir günde ihtiyaç duyduğu ortalama 30 gram optimum lif tüketimini tamamlamamız zor gözüküyor. Kamu sağlığı yetkilileri, beslenme uzmanları ve gıda üreticileri, insanlardan beslenmelerinde toptan bir değişiklik yapmalarını ve beyaz un yerine tam tahıllı seçeneklere yönelmelerini istemenin pek bir işe yaramadığını fark ettiler.  Sağlık açısından zararları ne olursa olsun beyaz undan imal edilen ürünler tercih edilmeye devam ediyor.

Tam bu noktada, insanların yemek isteyecekleri gıda ürünlerinin lif açısından nasıl daha zengin hale getirilebileceği sorusu akıllara geliyor.

Yanıtı, GOFOS gibi yüksek lifli katkı maddeleridir.

Tüm bu lifler nereye gidiyor?

Kahvaltılık gevrek taneleri şu üç bölümden oluşmaktadır: tanenin yeni bir bitkiye dönüşmesi için filizlenen kısım olan tohum; sert, koruyucu dış katman olan kabuk ve nişasta bakımından zengin iç parça olan endosperm.

İnsanlar nişasta açısından zengin endospermi mutfakta her zaman tercih ediyor. Kahvaltılık gevrek üretim tarihinin büyük bir bölümünde, "tam tahıl" parçalandıktan sonra kabuk ve tohum parçalarının ortadaki nişastalı kısımdan ayrılması son derece zor olmuştu.  Bu nedenle insanlar bunların karışımını tüketiyorlardı.

Çok uzak olmayan bir tarihte, daha az tercih edilen bu bölümlerin lif bakımından zengin olduğu anlaşılmıştır.

Endüstriyel merdaneli değirmenlerin her geçen yıl daha fazla kullanılmasıyla birlikte 19. yüzyılın ikinci yarısında her şey değişti. Bu değirmenler, ezilen endospermden gelen nişastalı tozu daha büyük, ezilmiş kabuk ve tohum topaklarından verimli şekilde ayırabildi. 

Bu da beyaz unu düşük maliyetli ve kolay erişilebilir hale getirdi. İnsanlar beyaz unun daha yumuşak olan tadını ve daha pürüzsüz dokusunu severken üreticiler de yüksek bir kararlılık ve uzun bir raf ömrü elde ettikleri için mutluydular.

Günümüzde de hâlâ bu noktadayız. Birçok insan için tat ve rahatlık açısından beyaz un galip geliyor. Ancak bu durum büyük bir besin değeri boşluğu yaratıyor.

Lifleri yerine koyalım

Un işlendiğinde besin değerinin büyük bir kısmını kaybetmesi yeni bir durum değil. Bilim adamlarının bu besin değerlerinin buğday tohumundan kaybolması ile birçok hastalığın artış göstermesi arasında bağlantı kurmaya başladığı 1930'lu yıllardan beri beyaz un; demir ve niasin, tiamin ve riboflavin gibi B vitaminleri ile zenginleştirilmektedir.

Beyaz undan imal edilen ürünlere gıda liflerinin eklenmesi ise yeni bir zenginleştirme dalgasıdır. Özellikle, frukto-oligosakkarit olarak adlandırılan ve gıda lif katkısı anlayışını değiştiren bir kompleks karbonhidrat ailesi olan GOFOS heyecan verici bir seçenek olarak ön plana çıkıyor.   

Pancardan üretilen GOFOS, kendisi de tatlı olduğundan (normal şekerin neredeyse yarısı kadar tatlıdır) tatlı unlu mamullere eklenebilme açısından oldukça caziptir.

Tatlı tadına rağmen GOFOS, sindirilememektedir, yani sıfır kalorilidir, bir başka ifadeyle, tüm avantajları barındırmasına rağmen hiçbir dezavantajı yoktur.

Norkem, GOFOS'u Birleşik Krallık'a getiren tedarik zincirinin çok önemli bir bileşendir. Benzer uygulamalar için demir tozu tedarik kabiliyetimiz de dâhil, daha fazlasını öğrenmek için lütfen yiyecek içecek satış ekibimizle iletişime geçin